Dr. Türker Çelik
ABD Başkanlık seçimlerinde Trump tarihi fark attı. Bence birçok anket kuruluşu da son 4 günde açıkladığı yanıltıcı anketlerle kendi intiharlarına imza attı…
Gerçekten de Trump`ın başarısı ile Cumhuriyetçi Parti; 2004 seçimlerinden biri ilk defa bütün ülke genelinde alınan toplam oyları ifade eden popüler oylamada da Demokrat Parti’yi geçti. Bu siyasi analistler de dahil olmak üzere birçok kişi için sürpriz oldu. Seçimlerden 1-2 gün önce yayınlanan saygın anketlerin birçoğunda Demokrat Parti adayı Harris önde görünüyordu. Üstelik Amerikalı arkadaşlarımla derinlemesine mülakat tadında yaptığım uzun sohbetler güçlü şekilde Trump`ı işaret ediyordu. Peki, ne olmuş olabilir. Anketlerde aday olduktan sonraki 1.5 aylık süreci önde götüren Kamala Haris seçimlerden önceki 10 günlük süreçte alarm zilleri vermeye başlıyordu. Birçok ankette Trump en azından Kamala Harris`I yakalamış görünüyordu. Ancak ne olduysa son 4 günde açıklanan birçok ankette Harris`in net şekilde kazanacağını ilan eden anketler yayınlanmaya başlandı. Sadece Demokratların değil makul Cumhuriyetçilerin de en güvendiği anketlerden olan NYT Gazetesi ile Siena`nın yaptığı ve 3 Kasım’da yayınladığı son ankette 7 salıncak eyaletin beşini Harris kazanıyordu. Sonuç: Harris hiçbirini kazanamadı. Bence hata aralığı gibi teknik laflarla bu fiyasko izah edilemez.
Ekonomi mi; ilkokullarda LBGT eğitimi mi?
Peki, seçimlerde Trump hangi dinamiklerle beklentilerin üzerinde oy aldı. Yaklaşık iki aydır söylüyorum. Seçim gecesi çıktığım programlarda da paylaştım… Seçim sonuçlarını en fazla “vatandaşın ekonomisi” belirleyecek ve Demokrat Parti`nin bu konuda ne ikna edici bir planı ne de Amerikan seçmeninin algıladığı bir önerisi yok… Hatta Demokrat Parti`nin ekonomide bir sorunun varlığını kabul edip etmediği dahi belli değil.
Her ülkede ekonomi önemlidir ama Amerika`da varoluş meselesidir. Amerika kapitalist bir ülkedir. İşinizi, paranızı kaybederseniz; her şeyinizi kaybedebilirsiniz…
Ekonomi konusundaki yorumlarımı farklı zamanlarda 20 civarındaki Amerikan vatandaşı tanıdığımla derinlemesine mülakat tadında yaptığım sohbetlere dayandırdığımı da kaydedeyim.
Amerikan seçmenin ikinci en büyük sorun olarak gördüğü “göçmen” meselesinde de Demokrat Parti’nin duruşu; ortalama ABD seçmenin gözünde aynı. Göçmen politikasına daha sonra gireceğim ama öncelikle ekonomi politikasında benim gözümden ortalama Amerikalının iki lideri nasıl algılandığını paylaşayım… Demokrat Parti`nin ve dünyada daha eğitimli kitleye hitap eden liberal partilerin sorunu benzer. En iyisini bildiklerini; en azından halktan daha iyisini bildiklerini düşünüyorlar ve doğal olarak da birçok kez duvara tosluyorlar. Ekonomi politikası üzerinden konumuza dönelim….
– Düşünün siz bir Amerikan vatandaşınız ve en önemli sorun ekonomi, fiyat pahalılığı diyorsunuz. Demokrat Parti`nin bu soruna çözüm öneren hatta “bu konuyu sorun olarak gören” tek bir mesajı benim algımda yok. Elbette bir şeyler söyledi. Pek kimsenin okumadığı ancak Nobel ödüllü ekonomistlerin açıkça desteklediği raporlar yayınladı. Ancak halk ve ben Demokrat Parti`nin tek bir sözü yok diye algıladım. Evet, siz çok az kimsenin önemsediği “ABD`de ilkokullarda LBGT eğitimi” konusunda ekonomiden daha fazla konuşursanız halk da buna gereken yanıtı verir. Bu konu zengin fakir Amerikan halkının önemli bir kesimi için oldukça rahatsız edici bir durum. Tesla ve X`in sahibi Elon Musk bu nedenle birçok şirketinin genel merkezini Kaliforniya`dan Teksas`a taşıdı ve Trump kampanyasının en önemli destekçisi oldu… Elbette bu konu bu kadar basit değil ancak meseleyi basit şekilde göremezseniz halkın ne istediğini algılayamazsınız…
Yönetim başarısı olmayan, zorla dayatılan Harris kaybetti…
– Evet vatandaş olarak en önemli sorunuz ekonomi ve önünüzde iki başkan adayı var. Birisi kim ne derse desin zengin çocuğu da olsa başarılı bir iş adamı. Aile şirketini büyütmüş ABD`nin en zengin, popüler iş adamları arasına girmiş. Daha önce ABD başkanlık seçimini kazanmış. Pandemi döneminde ekonomiyi iyi yönetmiş. Ekonomiyi en önemli iki sorundan biri olarak kabul ediyor ve çözüm önerileri var. Üstelik seçim kampanyasında suikaste uğramasına rağmen mücadeleye devam etmiş bir lider… Karşısından ise hayatta ekonomi yönetimi konusunda hiçbir başarısı olmayan; ne düşündüğünü dahi bilmediğiniz Demokrat Parti adayı Harris var. Üstelik hem Biden hem de Harris onlarca alternatif demokrat parti başkan adayına rağmen derin Demokrat Parti tarafından önce Demokrat Parti seçmenine sonra da Amerikan halkına dayatılmış. Siz olsanız kime oy verirdiniz?