ŞEBNEM TURHAN
Yabancı yatırımcılar yerel seçim sonrası Türk tahvillerine hızlı giriş yaptı ve 5 yılın ardından bu alandaki paylarını yüzde 10’un üzerine çıkardı. Ancak son haftalarda yabancının tahvil ilgisi yatay seyrediyor. Merkez Bankası verilerine göre 20 Eylül haftasında yabancı yatırımcıların tahvilde payı yüzde 10,12’ye çıktı ardından gelen haftalarda ise yönünü aşağı çevirdi ve 18 Ekim itibariyle yüzde 9,37’ye indi. Bankacılık sektörü kaynakları yeni tahvil ihraçlarına da ilginin sınırlı kaldığını S&P’nin not artışı ve ABD seçimlerinin tamamlanması sonrasında tahvilde yeni bir hikaye oluşabileceği görüşünde.
Geçen yıl yüzde 0,5’e kadar indi
Yabancı yatırımcılar devlet tahvillerinde 2020 yılı başına kadar yüzde 10 üzerinde paylarıyla önemli aktörlerden biriydi. Ancak hem pandemi hem de sonrasında uygulanan düşük faize dayanan geleneksel olmayan para politikaları yabancı yatırımcıların devlet tahvillerindeki payını her geçen gün azaltması sonucunu doğurdu. Özellikle düşük faiz yüksek enflasyonla geçen son iki yılda yabancı yatırımcıların devlet tahvillerindeki payı yüzde 0,54’e kadar yani yok sayılacak seviyeye gerilemişti. Geçen yılki genel seçim sonrası değişen para ve maliye politikaları yabancı yatırımcıların hafif hareketlenmesine neden olsa da dikkat çekecek düzeyde giriş bu yıl yapılan yerel seçimlere kadar yaşanmadı.
Geçen yıl ağustos sonunda yabancının devlet tahvil stoku içindeki payı yüzde 0,54 idi. Haziran 2023’ten itibaren ise Merkez Bankası’nın geleneksel para politikasına dönüşüyle birlikte politika faizi artırımları başladı. Bu yıl mart ayına kadar Merkez Bankası yüzde 8,5 politika faizini yaptığı artırımlarla yüzde 50 seviyesine çıkardı. Marttan sonra gerçekleşen son 7 toplantıda ise politika faizinde değişiklik yapılmadı sıkı para politikası ve temkinli duruşun enflasyonda belirgin bir iyileşme sürene kadar devam edeceği vurgulandı
Yerel seçim sonrası giriş hızlandı
Yerel seçim öncesinde ise hem içerde hem dışarda ekonomi politikalarının değişebileceğine yönelik oluşan endişeler yabancının da hem tahvile hem de hisseye karşı temkinli duruşuna yol açtı. Ancak yerel seçim sonrasında ekonomi yönetimi ve politikasında hiçbir değişiklik olmayacağına yönelik inancın artması ve sıkı para politikasının devam edeceğine güvenle yabancının devlet tahvillerine hızlı ve düşük oran nedeniyle gözle görünür değişiklik yaratan girişi başladı. Merkez Bankası verilerine göre son 1 yılda yabancı yatırımcının devlet tahvillerine net girişi 15 milyar 562,1 milyon dolar seviyesinde. Bu yıl girişi 14 milyar 131,4 milyon dolar olurken marttaki yerel seçim sonrasında devlet tahvillerinde net alım 14 milyar 132,2 milyon dolar olarak hesaplanıyor. Yani büyük miktarda yabancının tahvile girişi yerel seçim sonrasında gerçekleşti.
Yüzde 10’un altında kalmaya devam ediyor
Yabancının ilgisi tahvil ihalelerinde de yaşanırken 20 Eylül haftası itibariyle 5 yıldan sonra ilk kez yabancı yatırımcının devlet tahvillerindeki payı yüzde 10,12 ile yüzde 10 sınırını aştı. Ancak bu seviyede tutunmak kolay olmadı. Yabancı yatırımcının tahvillere olan ilgisi bu ay yapılan ihaleler ve son haftalardaki verilere göre yavaşlamış görünüyor. Merkez Bankası verilerine göre toplam tahvil stoku içinde yabancı yatırımcıların payı yüzde 9,37 seviyesine geriledi. Yani son dört haftadır yüzde 10’un altındaki seyir yavaş da olsa gerileyerek devam ediyor. 18 Ekim ile biten hafta itibari yabancılar 116 milyon dolarlık devlet iç borçlanma senetlerinde net alım yapsa da önceki eylül sonundaki sert satış dikkat çekti.
Hazine ve Maliye Bakanlığı ekim ayında toplam 147.2 milyar TL’lik iç borç servisine karşılık toplam 212.8 milyar TL’lik iç borçlanma öngördü. Ancak ekim ayı borçlanması 197.3 milyar lirada kaldı ve eylülün ardından Hazine ikinci defa borçlanma programında belirttiği rakamın gerisinde kaldı. Uzmanlar tahvillere talebin de son iki aydır düşük kaldığını bu durumun getirilerden de anlaşıldığını dile getirdi. Merkez Bankası’nın politika faizi indirim sürecinin yaklaşması da tahvillere olan ilgiyi etkiliyor ama yılsonuna kadar faizin sabit kalacağına yönelik beklentiler artmış durumda.
S&P kararı ve ABD seçimleri önemli
Yabancının tahvile daha hızlı ve iştahlı girişini görme imkanı var mı? Bankacılık sektörü kaynaklarına göre içerisinden ziyade bu durumu daha etkileyecek olan 1 Kasım’da uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P’nin Türkiye not değerlendirmesi ile 5 Kasım’da yapılacak olan ABD seçimleri. Kaynakların verdiği bilgiye göre tahvil getirileri yeni bir katalizör olmadan yatay seyredecek. Türkiye’nin şu anda yatırımcılar için yeni bir hikaye sunmaktan uzak olduğunu belirten kaynaklar, kısa vadeli tahvil getirilerinde kesin bir yön olmadığından, tahvillerde yatay seyreden işlem seansları beklentisini dile getirdi. Uluslararası kredi derecelendirme kurumu S&P’nin cuma günü not kararını açıklayacağını hatırlatan kaynaklar çok olumlu ifadelerle dolu bir açıklamanın tahvillerde hareketlenme sonucu doğurabileceğini ifade etti. Kaynaklar, ancak esas yabancı yatırımcının tahviller konusunda önünü net görebileceği olayın ise ABD seçim sonuçları olacağını belirtti. İçerde sıkı para politikasının devam etmesinin enflasyon, dolayısıyla uzun vadeli tahvillerin yatırımcıya getiri sunabileceğini kaydeden kaynaklar Merkez Bankası’nın politika faizi indirimi için ölçülü ve kademeli davranmasını beklediklerini de dile getirdi.
■ Son iki ayda 297.2 milyar lira borçlanma planlanıyor
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın geçen ay sonunda açıkladığı programa göre ise kasımda toplam 119.9 milyar TL’lik iç borç servisine karşılık toplam 182.2 milyar TL’lik iç borçlanma yapılması planlanıyor. Aralık ayında toplam 62.3 milyar TL’lik iç borç servisine karşılık toplam 115 milyar TL’lik iç borçlanma yapılması hedefleniyor. Öte yandan kasım veya aralıkta Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yeniden dış borçlanma için tahvil ihracına çıkması bekleniyor. Eylül sonunda gerçekleştirdiği tahvil ihracı ve tahvil değişimi ile uluslararası sermaye piyasalarında toplam yaklaşık 10.5 milyar dolar tutarında tahvil ihracı yaptı. Bunun yaklaşık 8.6 milyar dolarlık kısmı nakit finansman olarak sağlandı. Bu yılın 10 milyar dolarlık dış borçlanma öngörüsü olduğundan hareketle kalan 1.5 milyar dolarlık kısım için Hazine’nin S&P kararı ve ABD seçimleri sonrasında dış borçlanmaya çıkması bunun da sukuk olarak gerçekleştirmesi büyük olasılık dahilinde bulunuyor.
■ S&P’den kredi notu artışı bekleniyor
Mayısta uluslararası kredi derecelendirme kurumu S&P Türkiye’nin kredi notunu “B”den “B+”ya yükseltirken, kredi notu görünümünü “pozitif” olarak korudu. S&P’nin Türkiye’ye verdiği bu not yatırım yapılabilir seviyenin dört kademe altında ve diğer kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in de bir kademe altında, Moody’s ile aynı seviyede bulunuyor. Uzmanlar S&P’nin önceki değerlendirmesinin mayısta olduğunu ve bu süre zarfında enflasyon ve iç talepte görülen dengelenmeyi, rezervlerdeki artışı ve iyileşmeyi, cari açıktaki düşüş ile kur korumalı mevduattaki iyileşmeyi göz önüne alarak 1 Kasım’da bir not artışında bulunabileceğini vurguladı. S&P Global Ratings Kıdemli Direktörü Frank Gill eylül sonunda AA’ya yaptığı değerlendirmede, ” Pozitif bir görünüme sahip olduğunda, not artışı mümkün. Net rezervlerdeki iyileşme ve cari açığın hızlı şekilde daralması çok önemli. Not artışı kararı büyük ölçüde bu iki faktöre bağlı diyebiliriz. Ayrıca, Türkiye’nin enerji ve altın ithalatındaki gerileme de çok önemli gelişme. Bu arada, not kararı için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) faiz politikasına da bakacağız” demişti.